Çocuk Lösemilerinde Tedavi Oranı Yüzde 85ʹlere Yükseldiˮ

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 04.11.2018 - 13:30, Güncelleme: 04.11.2018 - 13:30 1533+ kez okundu.
 

Çocuk Lösemilerinde Tedavi Oranı Yüzde 85ʹlere Yükseldiˮ

- ˮÇocuk lösemilerinde tedavi oranı yüzde 85ʹlere yükseldiˮProf. Dr. Tülin Tiraje Celkan: -ˮÇocuk lösemilerinde genel başarımız yüzde 75ʹlerin üstünde. Hatta yüzde 85ʹlere ulaşan merkezlerimiz varˮProf. Dr. Güner Hayri Özsan: -ˮDünyada kanser arttı derken her şeyi hemen gıdaya bağlamak işin kolayı olurˮProf. Dr. Reyhan Küçükkaya: ˮDünyada yaklaşık 18 milyon kişi damarları tıkandığı için ölüyorˮANTALYA - Türk Hematoloji Derneğiʹnin ev sahipliğinde düzenlenen 44. Ulusal Hematoloji Kongresiʹnde önemli konular tartışıldı. Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan, çocuk lösemilerinde tedavi başarısının yüzde 85ʹlere çıktığını söyledi. Antalyaʹda, Türk Hematoloji Derneğiʹnin ev sahipliğinde düzenlenen 44. Ulusal Hematoloji Kongresi, alanında önemli misafirleri ağırladı.Kongrede düzenlenen basın toplantısına Türk Hematoloji Derneği Başkanı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güner Hayri Özsan; Türk Hematoloji Derneği ikinci Başkanı, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematoloji Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan; Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, THD Üyesi ve Turkish Journal of Hematology Editörü Prof. Dr. Reyhan Küçükkaya ile Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurhilal Büyükkurt katıldı.Özsan: ˮKanser hemen oluşan bir şey değilˮProf. Dr. Güner Hayri Özsan, ˮGeçtiğimiz yıllarda hasta yurt dışına özellikle ABDʹye yeni heyecan verici tedavilere ulaşmak için gitmekteydi. Bunların büyük çoğunluğu klinik araştırmalara oluyordu. Artık ülkemizde son 10 yıl içinde klinik araştırma sayısı giderek arttı. Bakanlıkta bu konuya çok önem veriyor. Hem hastaların bir çok ilaca ulaşması açısından, tüm ilaçlar araştırma tarafından karşılanıyor, sağlık bütçesinde çok büyük bir katma değeri söz konusu. Türkiyeʹde araştırma sayısı arttı ama istenen düzeyde değil. Sanki araştırmalar üçüncü dünya ülkelerinde yapılıyor. Tam tersi bir klinik araştırma yapmak için çok iyi hekimlerin, kayıt sisteminin olduğu yerleri seçmeniz gerekiyor. Gelişmişlikle paralel özellik gösteriyorˮ dedi.ʹDünyada kanser arttı derken her şeyi hemen gıdaya bağlamak işin kolayıʹ ifadesini kullanan Özsan, ˮYaş ortalaması çok arttı. Kanserler ileri yaşlarda katlanarak fazlalaşıyor. Bunu araştırmak çok kolay değil. Aynı şeyi yiyip içinle, yemeyenleri karşılaştıramıyorsunuz. Yıllarca böyle bir şey olması gerek. Bir çok risk faktörü var. Şanslıyız öyle hemen bir çok faktör ile olmuyor. Bağışıklık sistemi o sıra boşlukta olacak, üzerine birkaç genetik bozukluk gelecek, bardağı taşıran son damladan sonra iş başlamış oluyorˮ diye konuştu.Celkan: ˮÇocuk lösemilerde tedavi başarımız yüzde 85ʹlere çıktıˮProf. Dr. Tülin Tiraje Celkan da kongrenin güzel bir tesadüf ile başladığını ifade ederek, ˮHem Hematoloji kongremiz, hem de Lösemili Çocuklar Haftasını birlikte kutluyoruz. Çocukluk çağı kanserlerinin yaklaşık üçte birini, çocukluk çağı lösemileri oluşturuyor. Bu yüzden lösemi bizim için çok önemli. Yaşam açısından çok iyi durumda çocuklarımız. Türkiyeʹde değişik merkezlerde, hem üniversite hastanelerinde, hem de eğitim araştırma hastanelerinde çocuk lösemilerini çok güzel tedavi ediyoruz. Genel başarımız yüzde 75ʹlerin üstünde. Hatta yüzde 85ʹlere ulaşan merkezlerimiz var. Yabancı arkadaşlar da kongremizde gelip konuştular. Bu artık yüzde 90ʹlara çıkmak zorunda. Hedefimiz hem hastaları yaşatmak, hem de geç yan etkilerden kurtarmak. Bunun için risk gruplarına sınıflandırıp tedaviler veriyoruz. Hem Türk çocukları, hem de dünya çocukları lösemileri artık tedavi edilebilir hastalıklara girmiş durumda. Bunun içinde mutluyuzˮ dedi.Küçükkaya: ˮTüm dünyada bir numaralı ölüm sebebi kalp damar hastalıklarıˮProf. Dr. Reyhan Küçükkaya ise tüm dünyada bir numaralı ölüm sebebinin kalp damar hastalıkları, damar tıkanıklığına bağlı ölümler olduğunu söyledi. Dünya Sağlık Örgütüʹnün 2017 verilerine göre, dünyada yaklaşık 18 milyon kişinin damarları tıkandığı için öldüğünü ifade eden Küçükkaya, ˮBu baktığınız zaman tüm ölümlerin üçte birini oluşturmakta. Kanser ikinci sırada. Obezite giderek artıyor. Şeker hastalığı ve yüksek kolesterol artık ilkokul çocuklarında bile görülüyor. Bu çocukların ilerde kalp damar hastalıklarından ölme riski çok daha artacak ve çok daha erken yaşlarda bu sıkıntılarla karşılaşacaklar. Dünyada gelişmiş ülkeler, nüfuslarının artması, yaşlı nüfuslarının da giderek artması ve sağlık hizmetlerine çok fazla para ayırmak zorunda kalmaları sebebiyle yeni projeler başlatıyorlar. Bizim bugünden itibaren özellikle ilkokuldan başlayarak çocuklara nasıl beslenmeleri gerektiğini anlatmamız lazım. Bilgisayar karşısında, cep telefonları, tablet karşısında saatlerce oturmalarına engel olup onların gerçek aktiviteler yapmalarını sağlamamız lazım. Onları gerçek gıdalarla düzgün bir biçimde beslemeye çalışmamız lazım. Bol bol spor yaptırmamız, su içmelerini sağlamamız lazım. Bu bizim için de geçerli. Damar sertliği gelişmiş kişiler bile eğer düzgün beslenirlerse bu süreci durdurmaları, hatta bir miktar geri çevirmeleri bile mümkün. Dolayısıyla bugünden itibaren doğru beslenme alışkanlıkları, spor alışkanlıkları edinirsek hiç olmazsa önümüzdeki 30 yılı daha iyi geçirme şansımız olacaktır. Bunlar çok basit engellenebilir durumlar. Özellikle sigara konusunda ülkemizde yapılan çalışmalar gerçekten yüz güldürücü. Daha da ileriye gitmek lazım. Bunun için her gün belli bir para veriyorsunuz. Kanser kazanmak için böyle bir paranın verilmesi çok acı. Oldu da artık damarlarımız tıkandı, o zaman kan sulandırıcı ilaçlar kullanmak gerekiyor. Eğer toplar damar tıkanıklığı varsa mutlaka kan inceltici ilaçlar kullanmanız gerekiyor. 1940 yılından bu yana kullanılan bazı ilaçlar var. Bu ilaç grubunun özelliği ağızdan alındığında bağırsakların ne kadar emeceğini bilmiyorsunuz. Bazı gıdalar özellikle kan temizleyen yeşil yapraklar çok sevdiğimiz salatalar, peynir yoğurt gibi mayalanmış ürünler bu ilaçların etkinliğini azaltıyor. Hatta geçirdiğiniz hastalıklar, mevsim değişikliği bile etkiliyor. İlaçların çok kısa bir tedavi edici aralığı var. Ölçüyoruz bu aralığı, kanı 2-3 kat inceltecek şekilde kullanmak istiyoruz. Kanı beş kat veya istemeden daha fazla sulandırsanız bu sefer beyin kanaması başta olmak üzere ciddi problemler oluyor. İki katın altında sulanırsa yetersiz kalıyor. Sürekli hastaların kanım ne kadar sulandı diye test yaptırması lazım. 2-3 haftada bir, bazen ayda bir, bazı hastalarda günlük. Baya meşakkatli. Uzun yıllar bu ilaçlardan, gıdalardan etkilenmeyen efektif bir biçimde, aspirin de olduğu gibi bir doz aldığınızda güzel kanı sulandırabilecek ilaçlar yapalım diye uğraştık. Sonunda bazı yeni ilaçlar çıktı. 2009 yılından beri onaylı, ülkemizde de hemen hepsi kullanılabilir durumda. Bu ilaçların özelliği günde tek doz kullanılıyorlar, bağırsak da emilimleri çok iyi, doz ayarlaması gerekmiyor, gıdalardan ve ilaçlardan etkilenmemesi büyük avantaj. Ancak bu ilaçlar hastalıkla çalışmıyor. Çalıştığım bazı özel hastalık durumları var. Kalp kapağı değişmiş hastaların mutlaka kan sulandırıcı kullanması lazım. Bu hastalarda bu ilaçlar çalışmıyor. Özellikle günlük pratikte K vitamini engelleyen ilaçların neredeyse yerini almış durumda. Hastalar çok başarıyla, çok daha az yan etki ile kan sulanmasını sağlayabiliyorlarˮ şeklinde konuştu.Büyükkurt: ˮHastayı sosyo psikolojik açıdan etkileyecek benzer zamanlarda tartışmamız gerekiyorˮDoç. Dr. Nurhilal Büyükkurt, tanı alan hastaların doğum kontrolünü anlattı. ʹHastalarımızın tanı aldıkları yaş eğer doğurganlıklarının devam edeceği yaşsa, ileriye dönük bu doğurganlığın zarar görmeden korunması için neler yapılabilirʹ ifadesini kullanan Büyükkurt, ˮBununla ilgili hastayı kendi özellikleri, hastalığının özellikleri, doğurganlığının korunmasında kullanılacak yöntemler açısından bilgilendirmemiz gerekiyor. Hastayı sosyo psikolojik açıdan etkileyecek benzer zamanlarda tartışmamız gerekiyor. Bizim hastanın hayatını korumaya yönelik yaptığımız tedaviler, hastanın İleriye yönelik doğurganlığının korunmasında, sıkıntıya dönüşebilir. Bu her hasta, her hastalık ve her tedavi için aynı riski oluşturmaz. Bazı hastalıkların tedavisinde kullandığımız ilaçların doğurganlık üzerine etkileri çok daha düşüktür. Hastanın yaşı burada önemli. Biz hastaya bu koruma seçeneklerinden hangisinin uygun olduğunu, tek başımıza karar vermiyoruz ama yönlendirici olmak zorundayız. Tedavi planını ve bunun sorumluluğunu bizler alıyoruz. Paylaştığımız bu işlemlerin yapılacağı yer üreme sağlığı uzmanları. Bu bir ekip işi. Bu ekibin merkezinde üreme sağlığı uzmanları var. Bu ekibe hastaları yönlendirecek kişilerde bizleriz. İşin bir başka boyutu da hastaya sosyal hizmetler ve psikolojik anlamda destek vermesi gereken bir ekibin olması gerekiyor.Hastayı yönlendirirken üreme sağlığı uzmanlarının seçeceği fertilizasyon koruma yöntemlerine bizim de görüş bildirmemiz gerekiyor. Hangi hastaya hangi seçeneğin daha uygun olabileceği hususunda yönlendirici olmamız gerekiyor. Son zamanlarda hedef tedaviler dediğimiz akıllı ilaçlar kullanmaya başladık. Bu akıllı ilaçların bizim bildiğimiz diğer kemoterapitik ya da radyasyon tedavileri kadar yüksek düzeyde doğurganlık üzerine negatif etkisi olduğu yönünde çok bir veri yok. Belki uzun dönem etkilerini yakın takip etmek gerekiyor. Hastaları bu açılardan da bilgilendirmek gerekiyor. İşi dengede tutmak, hastanın tedavisini geciktirmemek lazımˮ şeklinde konuştu.Ar: ˮTürk Kan Bilim Akademisi mezunlarının sunumlarını yaptığı bir toplantı gerçekleştirildiˮProf. Dr. Muhlis Cem Ar ise kongre ile ilgili bilgi verdi. Kongreye kurs ile başladıklarını ifade eden Ar, ˮBu yıl bilimsel şölenimize iki yeni kurs ile başladık. Kongremizin bilimsel oturumları titizlikle hazırlandı. İlk gün bilimsel oturumlarımızın yanında ˮBaşkanın Seçtiği Bildirilerˮ oturumu ile seçtiğimiz beş bildiri bu oturumda sunuldu. Bu bildiriler arasında Türk Kan Bilim Akademisi mezunlarının yaptığı çalışmaların yer alması bizler için ayrı bir gurur kaynağı oldu. İkinci gün yapılan bilimsel programda Sağlık Bakanlığı ortak oturumunda ise endikasyon dışı geri ödeme, klinik çalışmalar konuşuldu. Bu sene European Hematology Association, International Society of Hematology ve International Society for Laboratory Hematology dernekleri ile ortak eğitim programları ile uluslararası günümüz çok daha renkli oldu. Seneye American Society of Hematology ile ortak program hazırlıklarımız şimdiden başladı. Bu sene Hematoloji Yeterlilik Sınavıʹnın yedincisini 11 kişinin katılımı ile düzenledik. Ulusal Hematoloji Kongresi klasiği olan ödül törenimiz ile bildiri ödülleri seremonisi ve Türk Hematoloji Okulu ve Türk Kan Bilim Akademisi mezunları için mezuniyet törenleri de düzenlendi. Ayrıca sosyal programda ˮYetenek Hematolojiˮ Yarışması ve ˮTHD 2. Yürüyüşü/Koşusuˮ yoğun ilgi gördüˮ dedi.
- ˮÇocuk lösemilerinde tedavi oranı yüzde 85ʹlere yükseldiˮProf. Dr. Tülin Tiraje Celkan: -ˮÇocuk lösemilerinde genel başarımız yüzde 75ʹlerin üstünde. Hatta yüzde 85ʹlere ulaşan merkezlerimiz varˮProf. Dr. Güner Hayri Özsan: -ˮDünyada kanser arttı derken her şeyi hemen gıdaya bağlamak işin kolayı olurˮProf. Dr. Reyhan Küçükkaya: ˮDünyada yaklaşık 18 milyon kişi damarları tıkandığı için ölüyorˮANTALYA - Türk Hematoloji Derneğiʹnin ev sahipliğinde düzenlenen 44. Ulusal Hematoloji Kongresiʹnde önemli konular tartışıldı. Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan, çocuk lösemilerinde tedavi başarısının yüzde 85ʹlere çıktığını söyledi. Antalyaʹda, Türk Hematoloji Derneğiʹnin ev sahipliğinde düzenlenen 44. Ulusal Hematoloji Kongresi, alanında önemli misafirleri ağırladı.Kongrede düzenlenen basın toplantısına Türk Hematoloji Derneği Başkanı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güner Hayri Özsan; Türk Hematoloji Derneği ikinci Başkanı, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematoloji Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan; Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, THD Üyesi ve Turkish Journal of Hematology Editörü Prof. Dr. Reyhan Küçükkaya ile Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurhilal Büyükkurt katıldı.Özsan: ˮKanser hemen oluşan bir şey değilˮProf. Dr. Güner Hayri Özsan, ˮGeçtiğimiz yıllarda hasta yurt dışına özellikle ABDʹye yeni heyecan verici tedavilere ulaşmak için gitmekteydi. Bunların büyük çoğunluğu klinik araştırmalara oluyordu. Artık ülkemizde son 10 yıl içinde klinik araştırma sayısı giderek arttı. Bakanlıkta bu konuya çok önem veriyor. Hem hastaların bir çok ilaca ulaşması açısından, tüm ilaçlar araştırma tarafından karşılanıyor, sağlık bütçesinde çok büyük bir katma değeri söz konusu. Türkiyeʹde araştırma sayısı arttı ama istenen düzeyde değil. Sanki araştırmalar üçüncü dünya ülkelerinde yapılıyor. Tam tersi bir klinik araştırma yapmak için çok iyi hekimlerin, kayıt sisteminin olduğu yerleri seçmeniz gerekiyor. Gelişmişlikle paralel özellik gösteriyorˮ dedi.ʹDünyada kanser arttı derken her şeyi hemen gıdaya bağlamak işin kolayıʹ ifadesini kullanan Özsan, ˮYaş ortalaması çok arttı. Kanserler ileri yaşlarda katlanarak fazlalaşıyor. Bunu araştırmak çok kolay değil. Aynı şeyi yiyip içinle, yemeyenleri karşılaştıramıyorsunuz. Yıllarca böyle bir şey olması gerek. Bir çok risk faktörü var. Şanslıyız öyle hemen bir çok faktör ile olmuyor. Bağışıklık sistemi o sıra boşlukta olacak, üzerine birkaç genetik bozukluk gelecek, bardağı taşıran son damladan sonra iş başlamış oluyorˮ diye konuştu.Celkan: ˮÇocuk lösemilerde tedavi başarımız yüzde 85ʹlere çıktıˮProf. Dr. Tülin Tiraje Celkan da kongrenin güzel bir tesadüf ile başladığını ifade ederek, ˮHem Hematoloji kongremiz, hem de Lösemili Çocuklar Haftasını birlikte kutluyoruz. Çocukluk çağı kanserlerinin yaklaşık üçte birini, çocukluk çağı lösemileri oluşturuyor. Bu yüzden lösemi bizim için çok önemli. Yaşam açısından çok iyi durumda çocuklarımız. Türkiyeʹde değişik merkezlerde, hem üniversite hastanelerinde, hem de eğitim araştırma hastanelerinde çocuk lösemilerini çok güzel tedavi ediyoruz. Genel başarımız yüzde 75ʹlerin üstünde. Hatta yüzde 85ʹlere ulaşan merkezlerimiz var. Yabancı arkadaşlar da kongremizde gelip konuştular. Bu artık yüzde 90ʹlara çıkmak zorunda. Hedefimiz hem hastaları yaşatmak, hem de geç yan etkilerden kurtarmak. Bunun için risk gruplarına sınıflandırıp tedaviler veriyoruz. Hem Türk çocukları, hem de dünya çocukları lösemileri artık tedavi edilebilir hastalıklara girmiş durumda. Bunun içinde mutluyuzˮ dedi.Küçükkaya: ˮTüm dünyada bir numaralı ölüm sebebi kalp damar hastalıklarıˮProf. Dr. Reyhan Küçükkaya ise tüm dünyada bir numaralı ölüm sebebinin kalp damar hastalıkları, damar tıkanıklığına bağlı ölümler olduğunu söyledi. Dünya Sağlık Örgütüʹnün 2017 verilerine göre, dünyada yaklaşık 18 milyon kişinin damarları tıkandığı için öldüğünü ifade eden Küçükkaya, ˮBu baktığınız zaman tüm ölümlerin üçte birini oluşturmakta. Kanser ikinci sırada. Obezite giderek artıyor. Şeker hastalığı ve yüksek kolesterol artık ilkokul çocuklarında bile görülüyor. Bu çocukların ilerde kalp damar hastalıklarından ölme riski çok daha artacak ve çok daha erken yaşlarda bu sıkıntılarla karşılaşacaklar. Dünyada gelişmiş ülkeler, nüfuslarının artması, yaşlı nüfuslarının da giderek artması ve sağlık hizmetlerine çok fazla para ayırmak zorunda kalmaları sebebiyle yeni projeler başlatıyorlar. Bizim bugünden itibaren özellikle ilkokuldan başlayarak çocuklara nasıl beslenmeleri gerektiğini anlatmamız lazım. Bilgisayar karşısında, cep telefonları, tablet karşısında saatlerce oturmalarına engel olup onların gerçek aktiviteler yapmalarını sağlamamız lazım. Onları gerçek gıdalarla düzgün bir biçimde beslemeye çalışmamız lazım. Bol bol spor yaptırmamız, su içmelerini sağlamamız lazım. Bu bizim için de geçerli. Damar sertliği gelişmiş kişiler bile eğer düzgün beslenirlerse bu süreci durdurmaları, hatta bir miktar geri çevirmeleri bile mümkün. Dolayısıyla bugünden itibaren doğru beslenme alışkanlıkları, spor alışkanlıkları edinirsek hiç olmazsa önümüzdeki 30 yılı daha iyi geçirme şansımız olacaktır. Bunlar çok basit engellenebilir durumlar. Özellikle sigara konusunda ülkemizde yapılan çalışmalar gerçekten yüz güldürücü. Daha da ileriye gitmek lazım. Bunun için her gün belli bir para veriyorsunuz. Kanser kazanmak için böyle bir paranın verilmesi çok acı. Oldu da artık damarlarımız tıkandı, o zaman kan sulandırıcı ilaçlar kullanmak gerekiyor. Eğer toplar damar tıkanıklığı varsa mutlaka kan inceltici ilaçlar kullanmanız gerekiyor. 1940 yılından bu yana kullanılan bazı ilaçlar var. Bu ilaç grubunun özelliği ağızdan alındığında bağırsakların ne kadar emeceğini bilmiyorsunuz. Bazı gıdalar özellikle kan temizleyen yeşil yapraklar çok sevdiğimiz salatalar, peynir yoğurt gibi mayalanmış ürünler bu ilaçların etkinliğini azaltıyor. Hatta geçirdiğiniz hastalıklar, mevsim değişikliği bile etkiliyor. İlaçların çok kısa bir tedavi edici aralığı var. Ölçüyoruz bu aralığı, kanı 2-3 kat inceltecek şekilde kullanmak istiyoruz. Kanı beş kat veya istemeden daha fazla sulandırsanız bu sefer beyin kanaması başta olmak üzere ciddi problemler oluyor. İki katın altında sulanırsa yetersiz kalıyor. Sürekli hastaların kanım ne kadar sulandı diye test yaptırması lazım. 2-3 haftada bir, bazen ayda bir, bazı hastalarda günlük. Baya meşakkatli. Uzun yıllar bu ilaçlardan, gıdalardan etkilenmeyen efektif bir biçimde, aspirin de olduğu gibi bir doz aldığınızda güzel kanı sulandırabilecek ilaçlar yapalım diye uğraştık. Sonunda bazı yeni ilaçlar çıktı. 2009 yılından beri onaylı, ülkemizde de hemen hepsi kullanılabilir durumda. Bu ilaçların özelliği günde tek doz kullanılıyorlar, bağırsak da emilimleri çok iyi, doz ayarlaması gerekmiyor, gıdalardan ve ilaçlardan etkilenmemesi büyük avantaj. Ancak bu ilaçlar hastalıkla çalışmıyor. Çalıştığım bazı özel hastalık durumları var. Kalp kapağı değişmiş hastaların mutlaka kan sulandırıcı kullanması lazım. Bu hastalarda bu ilaçlar çalışmıyor. Özellikle günlük pratikte K vitamini engelleyen ilaçların neredeyse yerini almış durumda. Hastalar çok başarıyla, çok daha az yan etki ile kan sulanmasını sağlayabiliyorlarˮ şeklinde konuştu.Büyükkurt: ˮHastayı sosyo psikolojik açıdan etkileyecek benzer zamanlarda tartışmamız gerekiyorˮDoç. Dr. Nurhilal Büyükkurt, tanı alan hastaların doğum kontrolünü anlattı. ʹHastalarımızın tanı aldıkları yaş eğer doğurganlıklarının devam edeceği yaşsa, ileriye dönük bu doğurganlığın zarar görmeden korunması için neler yapılabilirʹ ifadesini kullanan Büyükkurt, ˮBununla ilgili hastayı kendi özellikleri, hastalığının özellikleri, doğurganlığının korunmasında kullanılacak yöntemler açısından bilgilendirmemiz gerekiyor. Hastayı sosyo psikolojik açıdan etkileyecek benzer zamanlarda tartışmamız gerekiyor. Bizim hastanın hayatını korumaya yönelik yaptığımız tedaviler, hastanın İleriye yönelik doğurganlığının korunmasında, sıkıntıya dönüşebilir. Bu her hasta, her hastalık ve her tedavi için aynı riski oluşturmaz. Bazı hastalıkların tedavisinde kullandığımız ilaçların doğurganlık üzerine etkileri çok daha düşüktür. Hastanın yaşı burada önemli. Biz hastaya bu koruma seçeneklerinden hangisinin uygun olduğunu, tek başımıza karar vermiyoruz ama yönlendirici olmak zorundayız. Tedavi planını ve bunun sorumluluğunu bizler alıyoruz. Paylaştığımız bu işlemlerin yapılacağı yer üreme sağlığı uzmanları. Bu bir ekip işi. Bu ekibin merkezinde üreme sağlığı uzmanları var. Bu ekibe hastaları yönlendirecek kişilerde bizleriz. İşin bir başka boyutu da hastaya sosyal hizmetler ve psikolojik anlamda destek vermesi gereken bir ekibin olması gerekiyor.Hastayı yönlendirirken üreme sağlığı uzmanlarının seçeceği fertilizasyon koruma yöntemlerine bizim de görüş bildirmemiz gerekiyor. Hangi hastaya hangi seçeneğin daha uygun olabileceği hususunda yönlendirici olmamız gerekiyor. Son zamanlarda hedef tedaviler dediğimiz akıllı ilaçlar kullanmaya başladık. Bu akıllı ilaçların bizim bildiğimiz diğer kemoterapitik ya da radyasyon tedavileri kadar yüksek düzeyde doğurganlık üzerine negatif etkisi olduğu yönünde çok bir veri yok. Belki uzun dönem etkilerini yakın takip etmek gerekiyor. Hastaları bu açılardan da bilgilendirmek gerekiyor. İşi dengede tutmak, hastanın tedavisini geciktirmemek lazımˮ şeklinde konuştu.Ar: ˮTürk Kan Bilim Akademisi mezunlarının sunumlarını yaptığı bir toplantı gerçekleştirildiˮProf. Dr. Muhlis Cem Ar ise kongre ile ilgili bilgi verdi. Kongreye kurs ile başladıklarını ifade eden Ar, ˮBu yıl bilimsel şölenimize iki yeni kurs ile başladık. Kongremizin bilimsel oturumları titizlikle hazırlandı. İlk gün bilimsel oturumlarımızın yanında ˮBaşkanın Seçtiği Bildirilerˮ oturumu ile seçtiğimiz beş bildiri bu oturumda sunuldu. Bu bildiriler arasında Türk Kan Bilim Akademisi mezunlarının yaptığı çalışmaların yer alması bizler için ayrı bir gurur kaynağı oldu. İkinci gün yapılan bilimsel programda Sağlık Bakanlığı ortak oturumunda ise endikasyon dışı geri ödeme, klinik çalışmalar konuşuldu. Bu sene European Hematology Association, International Society of Hematology ve International Society for Laboratory Hematology dernekleri ile ortak eğitim programları ile uluslararası günümüz çok daha renkli oldu. Seneye American Society of Hematology ile ortak program hazırlıklarımız şimdiden başladı. Bu sene Hematoloji Yeterlilik Sınavıʹnın yedincisini 11 kişinin katılımı ile düzenledik. Ulusal Hematoloji Kongresi klasiği olan ödül törenimiz ile bildiri ödülleri seremonisi ve Türk Hematoloji Okulu ve Türk Kan Bilim Akademisi mezunları için mezuniyet törenleri de düzenlendi. Ayrıca sosyal programda ˮYetenek Hematolojiˮ Yarışması ve ˮTHD 2. Yürüyüşü/Koşusuˮ yoğun ilgi gördüˮ dedi.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve eskilgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Ankara escort izmir escort aliağa escort balçova escort bayındır escort bayraklı escort bergama escort beydağ escort bornova escort buca escort çeşme escort çiğli escort dikili escort foça escort gaziemir escort güzelbahçe escort karabağlar escort karaburun escort karşıyaka escort kemalpaşa escort kiraz escort kınık escort konak escort menderes escort menemen escort narlıdere escort ödemiş escort seferihisar escort selçuk escort tire escort torbalı escort urla escort bostanlı escort mavişehir escort alsancak escort üçyol escort bursa escort altınşehir escort gemlik escort görükle escort gürsu escort inegöl escort kestel escort mudanya escort nilüfer escort orhangazi escort soğanlı escort yıldırım escort antalya escort akseki escort aksu escort belek escort demre escort döşemealtı escort elmalı escort finike escort gazipaşa escort gündoğmuş escort ibradı escort kaş escort kemer escort kepez escort konyaaltı escort korkuteli escort kumluca escort lara escort manavgat escort muratpaşa escort serik escort alanya escort Eskişehir escort Gaziantep escort İstanbul escort Nişantaşı escort Şerifali escort Maltepe escort Sancaktepe escort Eyüpsultan escort Şişli escort Kayaşehir escort Büyükçekmece escort Beşiktaş escort Mecidiyeköy escort Zeytinburnu escort Sarıyer escort Bayrampaşa escort Fulya escort Beyoğlu escort Başakşehir escort Tuzla escort Beylikdüzü escort Pendik escort Bağcılar escort Ümraniye escort Üsküdar escort Esenyurt escort Küçükçekmece escort Esenler escort Güngören escort Kurtköy escort Bahçelievler escort Sultanbeyli escort Ataşehir escort Kağıthane escort Fatih escort Çekmeköy escort Çatalca escort Bakırköy escort Kadıköy escort Avcılar escort Beykoz escort Kartal escort şirinevler escort Kayseri escort Kocaeli escort Gebze escort İzmit escort Malatya escort Manisa escort Mersin escort Muğla escort Bodrum escort Milas escort Dalaman escort Marmaris escort Fethiye escort Datça escort Samsun escort Atakum escort İlkadım escort Aydın escort Bolu escort Denizli escort Diyarbakır escort Düzce escort Konya escort Kütahya escort Sakarya escort